31 Temmuz 2014 Perşembe

Dönmek varsa aklında çok geç kalma.























Beklentiler biter, umutlar tükenir ve beklenen gelir.
Zaman hatası yapmıştır beklenen, yaşanacaklara geç kalmıştır.
Bıraktığı gibi bulmayı bekler ama yanılmıştır, etraf çok dağınıktır ve bu onun gözünü korkutmuştur.
Ortalığı toparlayamaz, önceden de gidişi bu yüzdendir.
O kadar yürekli değildir o sadece ortalığı kolaçan etmeye gelmiştir...







Unut tesellileri. :)


      İstenildiğinde unutmak diye bir şeyin olduğuna inananlar var mı acaba  çok merak ediyorum.
Anıları unutmaya çalışmak onları hiç yaşanmamış gibi yaşamaya çalışmak hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri.Soruyorum size gerçekten de unutmak diye bir şey var mı?Unutmak hafıza kaybından dolayı ortaya çıkan bir durum değil midir? Yada beynimizi doldurmaması için önemsiz ve tekrarlanmayan anıların hafızadan silinmesi olayı değil midir?
 O zaman bu pekte istenildiğinde yapılabilecek bir olay değil.
Peki o zaman bu unut tesellileri niye?Sanki bir faydası varmış gibi.Hem niye unutulsun ki yaşananlar unutulması gerekseydi beynimiz bu görevi bizden önce hallediyor zaten.Madem unutacaktık neden yaşadık ki o zaman mutlu değil miydik?Kocaman kocaman gülüşlerimiz yok muydu?Sonu kötü bitti diye unutmaya çalışmak acizlikten başka neyin göstergesidir?Ne yani şimdi sonu kötü bitti diye büyük mutluluklarımızı çöpe mi atalım?O yüzden biraz acı verse de unutmaya çalışmak fazla saçma ben buna korkaklık diyorum siz ne dersiniz bilmiyorum o yüzden boş tesellileriniz size kalsın, cevabı biraz rahatsız edici olabilir. :)

29 Temmuz 2014 Salı

Yaşam sana bir hediye. :)



Sonunda ölüm olduğunu bile bile yaşarken,
ölüm neden koyar ki insana?
Yaşarken bile her gün ölmüyor muyuz yaşadıklarımızla veya yaşattıklarımızla?
Bir ömür ne kadar uzun olabilir ki yada ne kadar güzel olabilir?
Bir mucizedir aslında yaşam, tesadüflerle güzelleşen tercihlerimizle kötüleşen.
Şikayetçi olmak manasız yaşam sana sunulan bir hediye, tercihlerinle bunu  kötüleştirme hediyeni  kullanmak sana kalmış...

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Bitmesini istemediğim...



Bitmesini istemediğim bir hikayenin kahramanıydım, 
okurken her sayfasını zevk aldığım.
Sayfalar yepyeniydi,
zamanla yıpranacağından habersiz...
Her bir sayfada yeni bir heyecan barındırıyordu,
hikayenin sonundaki acılardan habersiz...
Her hikayenin kötü bir kahramanı olur ve her hikaye mutlu sonla bitmezmiş ben bu hikayede bunu öğrendim fakında olmadan.
Bundan sonrası için kahraman olmaya pek niyetli olmasamda biliyorumki kitabı elinde beni bekleyen bir kahraman daha elbet var.



Dipnot:Özlediysen bunu söylemekten çekinme, yarın için özlediğini söyleyebilcek birini bile bulamayabilirsin.

25 Temmuz 2014 Cuma

















Söyleyemediğim cümlelerimde boğuluyorum artık zaman tükenmiş, benim kıyametim çoktan kopmuş gibi.Bu hikayenin bir sonu yok, çözüm yok, yolun sonu karanlık. Hikayenin kahramanı benim bir şeylere hep geç kalmışız, kitap eskimiş, sayfalar hep yırtık.Şu sıralar bitmek üzere bir hikayenin kahramanlarıyız biz artık...

24 Temmuz 2014 Perşembe
















Birilerinde hep seni aramak nedir bilir misin?
Arayıpta bulamamak...
Acının geçtiğine inanıp her şeye gülümsemek?
Sanır mısın bende bu kadar değerlisin,
bilir misin omuzlarında bulduğum huzuru bir daha hiçbir yerde bulmadığımı ve 
bilir misin her şeye rağmen bir tek sana ihtiyacım olduğunu?

Zaman dediğimiz şey...

 Zaman dediğimiz şey nedir?

    Zaman hiç ummadıklarımızı yaşadığımız bir film şeridi aslında.En mutlu olduğumuz anlar için bile bir gün ağlayacağımızı bilmek en kötüsü.Değer verdiklerimiz, sırtımızdan vuranlar, mutsuzluklarımızla mutlu olmaya çalışanlar bu film şeridindeki en karaktersiz karakterler!
Hepsi hiç ummadığımız zamanlarda girerler hayatımıza yönetmen bellidir bir seçim şansımız yoktur, sadece yolun sonu yaklaştıkça zamanımız tükenmeye yakınken kendi filmimizi izler ve mutlu olduğumuz anların bile acısını çektiğimizi görünce bir kere daha acı çekeriz...


22 Temmuz 2014 Salı

Sayfa aralarından...

Hep böyle bir yerde yaşayıp yazmaktır hayalim, o yoksa bende odamda şarkıların sessizliğinde yazarım...
 Hayat bir çıkmaza sürüklerken umutlarıyla yaşamaya çalışan insanlar değil miyiz oysa hepimiz.
O kadar şey yaşanmasına rağmen seninle ilgili umutlarımın olması da bunun kanıtı değil mi?
Keşkeler yakışmaz ağzıma benim keşkelerim senin yapamadıklarına, kendi aptallıklarıma...
Birine çok güvenip de sonunun nasıl hüsran olabileceğinin en iyi örneğiydin sen benim için.
Değerlim oldun, her şeyim oldun ama koskoca bir hiçtin aslında.Bizim için yapılacak hiçbir şey kalmamış, boş umutlardan başka...
Şimdi soruyorum sana küçücük heveslerine nasılda kurban ettin benim kocaman hayallerimi? 


Dipnot:Bu güzel resim http://zoitsa59.blogspot.com.tr/2010/07/zoi-huzur-aryor.html yazısından alıntıdır.

Emeğine sağlık Zoi. :)

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Durum benden öte...

Her saniyem senken, aklımın her köşesi senle, seninle ilgili anılarla doluyken ve sen yokken mutlu olmamı bekleme benden.(İyi ve düzgün bir insan olmam buna yetmez, güç lazım sabır lazım bunun için.)Ben seni sayfalara sığdıramıyorken sen beni teselli cümlelerine sığdırdın.Şimdi çok merak ediyorum bu vazgeçiş ne kazandırdı sana?
Hani hatırlar mısın benden kopamadığın için uyuyamadğın zamanlar vardı, bakıyorumda şimdi yine uyuyamıyorsun bu sefer bende yokum kimden kopamıyorsun?
Öyle güzel sevdim ki seni kayıtsız şartsız sorgusuz süalsiz ve inandım ki sende sevdin. Sonra ne oldu da vazgeçtin?
Hangi yüreğe yakışırdı ki bu öylece koyup gittin?
Durum benden öte sevmedin işte.
      

18 Temmuz 2014 Cuma

Peki hiç mi özlemiyorsun kokumu?



Özlüyorum, kızamıyorum bir türlü söylenecek tüm sözlerim seninle tükenmiş.
Aşk değil, sevgi değil çok daha ötesi.Yıllardır yanıbaşında her şeyiyle yanında olan birini kaybetmek gibi yada her neyse işte adını sen koy.Gerçi bir adı yok ki bunun tanım yok, yorum yok.
Şimdi yine ben varım duygularım gurursuzluğum belkide yüzsüzlüğümle ama en çokta tüm olgunluğumla ben varım ve burdayım.Karşına çıkıp her şeyi söyleyebilcek kadar yürekli, karşına çıkmaktan korkacak kadar aciz.Şimdi yine yalnızlığımla bir başıma içindeki kırgınlıkla yürüyorum, düşünüyorum düşünüyorum da bir çıkış yolu bulamayınca yine yazıyorum.
Peki sen tüm sorularımın cevabından korkup kaçacak kadar ne yaşadın?
Ne seni bu kadar umursamaz yaptı?
Canın yandığı kadar can yaktın da neden hiç acımadın?
Tüm sorularla beni neden yapayalnız bıraktın?
Bu kadar mı önemsizdim yada bu kadarmı acımasızsın?
Hiç mi anlamadın, her şeyi geçtim hiç mi hissetmiyorsun canımı yakışlarını?
Bu kadar  umursamaz davranabilmek ne biliyim zor şey doğrusu...

Peki hiç mi özlemiyorsun kokumu?

17 Temmuz 2014 Perşembe

Aslında hepimiz birbirimiziz...


     Hani bazen fırtınalar kopar içinizde, çok şeyler söylemek ister de hiçbir şey söyleyemezsiniz.İçimdeki fırtınların şiddeti arttıkça yazmalarım arttı benimde söylemek istediğim her şeyi sayfalara döktüm.Başta elbet çok rahatlattı ama bu yeterli olmadı, istedim ki yazdıklarım herkese ve belkide okumasını istediğim kişiye ulaşsın.Başta hiçbir şey yapamadan yazmaya devam edebildim sadece, yazdıklarım bana kaldı yine.Bu böyle olmamalıydı ve bir anda kendimi bilgisayarımın karşısında nasıl bi giriş yaparım diye düşünürken buldum.
      Ben inanıyorumki aslında hepimiz aynı şeyleri yaşamasakta yaşadığımız olaylarda hisettiğimiz duygular aynı yada birbirine çok yakın ve bu yüzden aslında hepimiz birbirimiziz.Bu bloğun adını bulmak için günlerce düşündüm ama bir şeye yoğunlaşırsanız hani içinize sinen bir türlü olmaz ya tamda o oldu.Hiç ummadık bi anda -tramvayda ters düzü okurken- bu isim (İçinizdeki ben) geldi aklıma ve günlerdir düşündüğüm bloğumun adı tamamdı. :) İçinizdeki ben tamda benim bloğuma uygun bir isim oldu.Çünkü burda sizinle kendi duygularımı yaşadıklarımı ve sizdeki beni görmek istiyorum.Umarım keyifli ve uzun soluklu geçen bi serüven yaşarız. :) 
     Birde unutmadan bu benim ilk deneyimim sizi biraz sıkmış olabilirim, tavsiyelerinizi bekliyorum. :)